Kayıtlar

Edebiyatın Diğer Bilim Dallarıyla İlişkisi

 Edebiyatın Diğer Bilim Dallarıyla İlişkisi            Edebiyat, sözlü ve yazılı ürünler aracılığıyla toplumun kültürel birikimini oluşturur. Toplumun duygu, düşünce ve hayalleri; sosyal yaşamı, inançları ve değerleri onun aracılığıyla dile getirilir. Kısacası insanı ilgilendiren her şey edebiyatın ilgi alanına girer.             Bir yazarın yazdığı tarihi bir kitap edebiyatın kendisidir ve yazarken kullandığı bilim tarihtir. Bir yazarın yazdığı herhangi yazı da edebiyattır ve yazar bu yazısında mutlaka bilim dallarına yer verir. Yer vermeden yazamaz. Yazsa bile ne kadar etkili bir yazı olacağı meçhul. Bu sebeple edebiyat diğer bilim dallarıyla doğrudan ilişkilidir.                          Victor Hugo'nun ''Sefiller'' kitabını ele alalım. Kitap başta Fransız İhtilali'ni anlattığı için yani tarihi anlattığı için doğrudan diğer bilim dalları ile ilişkilidir. Bunun yanında içinde psikoloji vardır. Ana kahramanın çektiği çileler, acılar her şeye rağmen hayata tutun

Yaşamak

YAŞAMAK Yaşamak mıydı hayat? Yoksa otlar mıydı bayat? Bu gördüğüm serap mı, Yoksa gerçekten Serap mı? Yaşamak mıydı hayat? Yan gelip yatmak ne rahat. Çalışmayana ekmek yok. Eğer diyorsan karnım tok. Yaşamak bu muydu be ahmak! Beni kaderimle rahat bırak. Buğra Akçakoyun

Benlik

BENLİK Kayboluyorum Şehrin ıssız sokaklarında. Karanlıkta kayboluyorum Limanda, kıyıda. Gidiyorum Limandan çok uzaklara. Kaybolmaya gidiyorum Baharda yağmurda. Susuyorum, Çiçekler artık açmıyor. Sensizliğe susuyorum, Gidenler geri dönmüyor. Artık olmuyor, Gidenler gittiği yerde kalsın. Senden bana yar olmuyor. Her baktığım yerde sen varsın. Buğra Akçakoyun

Bitmeyen Rüya

Bitmeyen Rüya Seni gördüm yine rüyamda, Bu ne hikmet, Belki bir ay ışığında, Bir gün kavuşuruz elbet. Sahiden özledin mi beni? Soluk soluğa uyandım, Her zamanki bankta gördüm seni, Göz göze gelince tutulup kaldım. Buğra Akçakoyun

saygı, sevgi, tükenmiş biri...

      Hayatım boyunca sadece, insanlara gösterdiğim saygıyı insanlarında çevreye, doğaya, diğer insanlara, hayvanlara göstermesini bekledim. Yanlış anlaşılmasın kendime değil topluma. Ne olursa olsun saygı denilen harf topluluğu hayatımdan çıkmayacak. Ben bunu öğrendim ve saygılı bir insan olmaya devam edeceğim, bana saygı duyulmasa bile. Önemli değil yani. Sadece hayatıma karışmasınlar yeterli benim için. Bana gösterilmeyen saygıyı doğaya, topluma, çevreye göstersinler kâfi benim için.         Bir de sevgi var tabi. Kimsede henüz bulamadığım o duygu. insanlar ne kadar kalpsizler. Her zaman insanlara sevgi ile yanaştım. Onlardan da bekledim aynı sevgiyi. Aldım da. Ama çıkarları ters düşünce çekip gittiler. Oysa ben her zaman bir şey karşılığı olmadan olan sıradan sevgiyi istedim. Çok mu zordu bu istediğim? Çok mu zordu sevgi? Sadece buna açım. Biriyle çıkar olmadan arkadaş olmak istiyorum sadece. Oturmak, dertleşmek, beraber müzik dinlemek istiyorum.           Kalbime göre birini ne za

Hayat

Hayat Bazen hayatı sorguluyorsun? Ne için geldik diyorsun.  Sokakta insanlar geçiyor etrafından.  Onları sorguluyorsun.  Hayvanları, bitkileri sorguluyorsun.  Ne içindi bu kadar kin? Ne için kötülerin yarattığı bu düzen?  Sevgi neredeydin? İnsanlık nereye kaybolmuştu?  Kalbim mahvolmuştu. Gözlerim acıdan uyuşmuştu. Onlar ise sadece susmuştu. Herkes gitti, sen de yoksun. Bazen sadece sorguluyorsun.  Aradığın cevapları bulamıyorsun. Herkesten kaçmak istiyorsun. Fakat kaçamazsın. Kendine aynada bakıyorsun. Tek tesellini kendine söylüyorsun: Olsun be abi en azından hala hayattasın. Buğra Akçakoyun

Doğal Terapi, Hayat Yolculuğu, Yaşamak Zor

Resim
Doğal Terapi, Hayat Yolculuğu, Yaşamak Zor       Bazenleri canım sıkılıyor. Bazen de sıkılmıyor ama öyle hissettiğim anlar oluyor. Mesele de burada zaten. Hayat dediğimiz çıkar ilişkileri, makam, mevki, para ve diğer yandaş terimlerden ibaret. Hayattan çok şehir dediğimiz o kalabalık, gürültülü ve acımasız toplum böyle. Evet şehirde bazen iyi kalpli insanlar oluyorlar. Bazen bir konuda yardımcı oluyorlar. Ancak samimiyet açısından eski samimiyet yok. Eskiden şehirler küçüktü. Köylerde yaşardı insanlar. O köyler işte daha içtendi. Şimdi de şehire göre köylerimiz samimi ve sıcak. Ancak eskisi gibi değil hiçbir şey. Yüksek katlı binalarda herkes kendi 2 göz odasında hayata tutunmak uğruna çalışıyor, işe gidiyor ve ekmek parası kovalıyor. Geçim zorlaştı. Böyle olunca samimiyet, sıcaklık azaldı. Komşuluk bitti. Cumaya giden bir mahalle esnafı dükkânı açık bırakıp gidermiş. Şimdi böyle bir şey yapabilmesi mümkün müdür? Sokakta aç gezen çoğaldı. Çünkü ekmek yok, iş yok, aş yok. Gel kardeşim b