Doğal Terapi, Hayat Yolculuğu, Yaşamak Zor

Doğal Terapi, Hayat Yolculuğu, Yaşamak Zor
      Bazenleri canım sıkılıyor. Bazen de sıkılmıyor ama öyle hissettiğim anlar oluyor. Mesele de burada zaten. Hayat dediğimiz çıkar ilişkileri, makam, mevki, para ve diğer yandaş terimlerden ibaret. Hayattan çok şehir dediğimiz o kalabalık, gürültülü ve acımasız toplum böyle. Evet şehirde bazen iyi kalpli insanlar oluyorlar. Bazen bir konuda yardımcı oluyorlar. Ancak samimiyet açısından eski samimiyet yok. Eskiden şehirler küçüktü. Köylerde yaşardı insanlar. O köyler işte daha içtendi. Şimdi de şehire göre köylerimiz samimi ve sıcak. Ancak eskisi gibi değil hiçbir şey. Yüksek katlı binalarda herkes kendi 2 göz odasında hayata tutunmak uğruna çalışıyor, işe gidiyor ve ekmek parası kovalıyor. Geçim zorlaştı. Böyle olunca samimiyet, sıcaklık azaldı. Komşuluk bitti. Cumaya giden bir mahalle esnafı dükkânı açık bırakıp gidermiş. Şimdi böyle bir şey yapabilmesi mümkün müdür? Sokakta aç gezen çoğaldı. Çünkü ekmek yok, iş yok, aş yok. Gel kardeşim bugün bende misafir ol da diyemiyor kimse. Herkes kendine zor yetiyor çünkü. Değerlerimizi kaybediyoruz. Özümüzü korumalıyız. 
       
      Bugün köyden yazıyorum. Dedemgilin arka odası şehire bakıyor. Bizim köy şehire çok yakın. Dedemgilin evi köyün en manzaralı yeri. Çukurova Üniversitesi tarafı burdan rahatlıkla görünüyor. Kendimi hayatımı durdurup ona uzaktan bakıyor gibi hissediyorum burada. Çünkü yaşadığım yere uzaktan bakmak kendime bakmak demek. Değişik duygulara kapılıyorum. Tanımlaması zor. Buradan şehire bakarken bazen kendimi gurbette yaşayan biri gibi hissedip hasret gideriyorum dedemlerle. Çünkü şehire yakın olmaya rağmen 2-3 hafta gelmeyince özlüyor buraları insan. Bazen de sanki yıllardır burada yaşıyormuş gibi bir edayla daha farklı hissediyorum. Dedim ya tarifi biraz zor. Terapi gibi köye gelip bazen yatılı kalmak. Bazen de günü birlik gelmek. Burdan bakmak, geceleri şehrin ışıklarını izlemek. Gökyüzündeki yıldızlara bakmak. Gündüzleri tavuklarla bahçede dolaşmak, domates ve biber toplamak. Huzurlu hissediyorum. Ayrıca kafam şehrin curcunasından boşaldığı için yazma duygusu ön plana çıkıyor. Başka düşüncelere girmem kolaylaşıyor. Meditasyon yapmak gibi bahçede dolaşmak. Terapi gibi dedemle sohbet etmek. Babannemle konuşmak. 
      
    
      Arada kaçmak güzel. Şehir stresinden uzaklaşmak iyi. Çıkar ilişkileri olmadan, sakin ve huzurlu bir yaşam. İstanbul'da okumaktan yanayım. Ama buraları çok özlerim. Kolay kolay gidemem. Ama gitmem de lazım. Büyüyorum, hayata atılmak için önce onu öğrenmem lazım. Gitmem ya da kalmam seçenekler. Riskler var. Ama bu işler biraz da kader kısmet. Bakalım yol bizi nereye götürecek.

Yazar: Buğra Akçakoyun

Popüler

Neyleyim

İYİ VE GÜZEL İNSANLARIN NESLİ TÜKENİYOR

Yalnızlar Limanı